Yüklüyor…
Tarihi mekanların yeniden işlevlendirilmesinin kentsel tasarım üzerindeki etkileri /
Koruma kavramının şekillenmesini sağlayan kuram ve ilgili mevzuatlar, 18. yüzyıldan günümüze kadar gelişirken, yeniden işlevlendirme kavramı ise ilk olarak Carta Del Restauro kapsamında ifade edilmiştir. 1931 yılında yayınlanan bildirge, yeni işlev kazandırılarak korumada temel söylemler ele alınmış...
Yazar: | |
---|---|
Müşterek Yazar: | |
Diğer Yazarlar: | |
Materyal Türü: | Tez |
Dil: | Türkçe |
Konular: | |
Online Erişim: | OPAC'ta görüntüle |
Özet: | Koruma kavramının şekillenmesini sağlayan kuram ve ilgili mevzuatlar, 18. yüzyıldan günümüze kadar gelişirken, yeniden işlevlendirme kavramı ise ilk olarak Carta Del Restauro kapsamında ifade edilmiştir. 1931 yılında yayınlanan bildirge, yeni işlev kazandırılarak korumada temel söylemler ele alınmış ve yaşamını devam ettiren anıtlara, yalnızca özgün işlevinden farklı olmayan ve yapıda gerekli uyarlamaların ciddi hasara neden olmayacak şekilde yapılabileceğini açıklamıştır. 1964'te yayınlanan Venedik tüzüğünde de daha fazla anıtsal nitelikli yapıların yerinde korunması, işlev kazandırılarak korunacak yapılarda, özgün malzeme kullanılarak onarılması, yapılan onarımın özgün yapıdan ayırt edilmesine ve onarımda varsayımlara dayanan müdahalelerin yapılmaması önemle belirtilmiştir. Bu nedenle Venedik tüzüğünde yeni işlev kazandırılarak kullanıma sunulan anıtların plan şemasının ve süslemelerinin değiştirilmemesini, yeni işlevin gerektirdiği değişikliklerin kurallara uygun olarak tasarlanmasına izin verildiği söylenmektedir. Türkiye'de ise koruma, 16.06.2005 kabul tarihli, "Tarihi ve Kültürel Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması" hakkındaki kanunlarla yasa haline getirilmiştir. 1995 yılında alınmış olan onarım ilkelerindeki karar, yeni işlev kazandırılan yapılarda, yapılacak öngörülen eklerin yapının niteliğinin ve tarihi yapıyla bütünleşmesi bir tasarım sorunu olarak görülmüş ve kurul kararına bağlı olarak uygulanabilir olduğuna kanaat getirilmiştir. Yapıya özgün işlevinden farklı bir işlev kazandırılarak, yapı farklı amaçlara hizmet etmek amacıyla kullanılabilmektedir. Zamanın ilerlemesi, teknolojinin gelişmesi ve bu gelişmelerden kaynaklanan yeni talepler nedeniyle çoğu tarihi yapı günümüzün ihtiyaçlarını işlevsel olarak karşılayamamaktadır. Bu durumda yapı fiziksel olarak yıpranmış ise yeniden inşa edilerek işlevlendirilmektedir. Ancak, eski ve değerli bir yapı işlevsel olarak eskiyse farklı işlevler verilerek yenilenebilmektedir. Bu yapıları yeniden işlevlendirip kullanılması kültürel değerlerin sürekliliğini sağlamakta ve atıl duruma düşmelerine engel olmaktadır. Yapıların dönüşümlerinin başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi, bu yapıların yaşamın içinde yeniden var olabilmesi, insanın algılamasına ve benimsemesine bağlıdır. Ülkemizde medreseler, hanlar, surlar, fabrikalar ve kervansaraylar gibi birçok yapı şu anda özgün işleviyle kullanılmamaktadır. Anadolu tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan bu şehirde, tarihin her döneminden yapılar karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple Bursa şehrinde yeniden işlevlendirme ve yeniden kullanım bağlamında zengin bir yapıya sahiptir. Bu çalışma da var olan yeniden kullanım ve yeniden işlevlendirme örneklerinin tüm doğru ve yanlışlarıyla değerlendirilerek, konuya katkıda bulunmaz üzere hazırlanmıştır. |
---|---|
Fiziksel Özellikler: | 82 sayfa ; 30 cm. |
Bibliyografya: | Kaynakça : 74-77 sayfa |